bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı106
- dokunmaya kıyamadan sevmek19
- mühendis erkeklerin genel özellikleri23
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası34
- anın görüntüsü21
- bik bik'in cinsiyeti16
- icardi190522
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz21
- fenerbahçe taraftarı25
- ruh varsa neden görünmüyor13
- aşık olmadan sevişmek17
- en çok yaşamak istenilen şehir21
- ibrahim reisi13
- bik bik için diktiğim keten pantolon10
- bik bikinize ne dikersiniz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur13
- erkolar kapatılsın15
- galatasaray'ın yaşaması muhtemel facia15
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması14
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği10
- fenerbahçe13
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz14
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur12
- mauro icardi11
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi15
- manitayla yapılacaklar16
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması15
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur20
- alex de souza13
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor14
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- travestilerin genelde kürt olması16
- karıya kıza doymuş erkek26
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz13
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek20
- çok üzgünüm sözlük9
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi15
- etine dolgun kız9
- risale i nur23
- taktik verin16
- icardi1905 adamdır12
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz18
- okan buruk10
- mert hakan yandaş30
- 21 maçtır yenilmeyen takımı becermek12
- icardi1905'in silik yemesi9
- sık sık aldığınız iltifatlar15
- gulmekicinyaratilmis8
- nervio8
entry'ler (81)
hugo almeida, ne zaman iyi bir golcü olmuş ki bu transfer göklere çıkarılıyor. kariyeri ortada, hangi takımda neler yaptığı belli. bir de portekiz milli takımı'nın 11 oynayan oyuncusu denmiş. ayıp ya 30 küsur yaşındaki brezilyalı adamı devşirip milli takımda oynattılar. almedia yok muydu o zaman? transferi beşiktaş camiasına hayırlı olsun ama onların dertlerinin dermanı hugo almeida değil.
hafta sonu oynanan derbiyle ilgili görüşlerini bugün köşesinde dile getiren yazar. yazının tam metni:
''bu bir radikal galatasaray taraftarının kendi evindeki fenerbahçe yenilgisi sonrasında kendi kendisiyle bir dertleşme yazısıdır.
veyahut bir hayal kırıklığının kağıda dökülmüş hali de sayılabilir.
ne yazık, fenere yenilmek sanki bizim alın yazımız.
mağlubiyetin acısı ve hüznü... belki de pazar gecesinden itibaren içinde yaşadığım dünyayı yazımın başlığı daha iyi ele veriyor:
evet, fenerbahçeye üstelik ali sami yende yenildikten sonra...
söylenecek ne kalıyor ki?..
bu maçı kaybettikten sonra sözün hükmü artık yok. ne söylesen boş, evet aynen öyle, boş...
hatta şu kadarını bile söylemek dilimin ucuna geliyor:
bu yenilgiden sonra bana şampiyonluk kupasını getirsen dahi, şunu iyi bil, yine belki sevinirim ama kendini kolay affettiremezsin.
yaşadığım düş kırıklığı o kadar derin çünkü...
daha kötüsü, gidiş böyle devam ederse içimden cim bomla ilgili yazı bile yazmak gelmeyecek.
mustafa hocanın beşiktaşına bakıyorum. aslanlar gibi mücadele edip eskişehirspor karşısında 2-0dan maçı çevirip 3-2 kazanıyorlar.
şampiyon adayı bursasporla i̇stanbul büyükşehir arasındaki dişe diş maçı izliyorum, heyecan kasırgası halinde geçiyor.
bir de bizim pazar akşamı ali sami yendeki ruhsuz halimize bak.
ne büyük hayal kırıklığı...
aylar boyu bu maçı bekliyorsun. saracoğlundaki yenilgiden sonra ali sami yende, kendi evindeki rövanşı iple çekiyorsun.
üstelik takım fenerbahçeden daha iyi bir görüntü veriyor.
i̇nişli çıkışlı olsa da, bir maçtan diğerine insanı şaşırtsa da, hatta aynı maçın içinde hem saçını başını yoldurup, hem aslanlar diye bizi bağırtsa da, takımdan bir türlü umudunu kesmiyorsun, kesemiyorsun.
sonunda iyi bir şeyler olacak, sabırlı ol oğlum diye kendi kendine gaz vermeyi sürdürüyorsun.
ama içinde de hep bir sıkıntı... peşini hiç bırakmayan bir tedirginlik...
bu takımda bir şeyler eksik, bu kadar pahalı yıldızımız var ama yine de olmayan bir şey var duygusu içini kemirmeye devam ediyor.
her maçta biri büyük bir hata yapıyor, yıkılıyorsun. kalecin, savunman güven vermiyor. orta sahan takımı taşıyamıyor.
i̇leride yıldızların var ama çok istikrarsız, bir iyi oynuyorlar, bir kötü. üstelik muhteşem goller kaçırabiliyorlar.
trabzonspor maçında, iyi de oynayan emre güngörün büyük bir hatasıyla yıkılmıştık. bir hafta sonra da, johnson ruhuyla (kanat atkayanın deyişi) 30-35 metreden topa çakan selçukun golü ve bunu yumurtlayan leo franco hatasıyla da fener karşısında yıkıldık.
neden, niçin?..
erman toroğlu, gösteri takımı hüviyetinde diye tarif ediyor cim bomu. rıdvan dilmen, rijkaard intihar etti! derken, mehmet demirkol da rijkaardı sorgulamaya başlamış:
galatasarayda yetenek var. ama bunun farkında değiller. çünkü bunu kullanacak bir organizasyon sağlayamıyorlar.
bundan sorumlu olan kim?
hocamız frank rijkaard!
rijkaard devrim mi, yoksa gökmen özdemirin deyişiyle masal mı?..
bu takımın temeli mi yanlış atıldı?
taşlar yerli yerinde değil mi?
yol haritası mı iyi çizilmedi?
elimizde iyi topçular var ama hocanın taktiksel yanlışları mı cim bomu çıkmaza sokuyor?
hepsi haklı, yerinde sorular...
benim içim yanıyor, fenerbahçeye bir kez daha, üstelik kendi evimizde yenildik çünkü...
gerisi boş!
diyorum ki:
çok daha iyi bir galatasaray istiyoruz, hem fenerbahçeyi evire çevire yenebilecek, hem de yalnız türkiyede değil, avrupada da bir zamanlar olduğu gibi sarı kırmızı bayrağımızı dalgalandıracak bir galatasaray.''
''bu bir radikal galatasaray taraftarının kendi evindeki fenerbahçe yenilgisi sonrasında kendi kendisiyle bir dertleşme yazısıdır.
veyahut bir hayal kırıklığının kağıda dökülmüş hali de sayılabilir.
ne yazık, fenere yenilmek sanki bizim alın yazımız.
mağlubiyetin acısı ve hüznü... belki de pazar gecesinden itibaren içinde yaşadığım dünyayı yazımın başlığı daha iyi ele veriyor:
evet, fenerbahçeye üstelik ali sami yende yenildikten sonra...
söylenecek ne kalıyor ki?..
bu maçı kaybettikten sonra sözün hükmü artık yok. ne söylesen boş, evet aynen öyle, boş...
hatta şu kadarını bile söylemek dilimin ucuna geliyor:
bu yenilgiden sonra bana şampiyonluk kupasını getirsen dahi, şunu iyi bil, yine belki sevinirim ama kendini kolay affettiremezsin.
yaşadığım düş kırıklığı o kadar derin çünkü...
daha kötüsü, gidiş böyle devam ederse içimden cim bomla ilgili yazı bile yazmak gelmeyecek.
mustafa hocanın beşiktaşına bakıyorum. aslanlar gibi mücadele edip eskişehirspor karşısında 2-0dan maçı çevirip 3-2 kazanıyorlar.
şampiyon adayı bursasporla i̇stanbul büyükşehir arasındaki dişe diş maçı izliyorum, heyecan kasırgası halinde geçiyor.
bir de bizim pazar akşamı ali sami yendeki ruhsuz halimize bak.
ne büyük hayal kırıklığı...
aylar boyu bu maçı bekliyorsun. saracoğlundaki yenilgiden sonra ali sami yende, kendi evindeki rövanşı iple çekiyorsun.
üstelik takım fenerbahçeden daha iyi bir görüntü veriyor.
i̇nişli çıkışlı olsa da, bir maçtan diğerine insanı şaşırtsa da, hatta aynı maçın içinde hem saçını başını yoldurup, hem aslanlar diye bizi bağırtsa da, takımdan bir türlü umudunu kesmiyorsun, kesemiyorsun.
sonunda iyi bir şeyler olacak, sabırlı ol oğlum diye kendi kendine gaz vermeyi sürdürüyorsun.
ama içinde de hep bir sıkıntı... peşini hiç bırakmayan bir tedirginlik...
bu takımda bir şeyler eksik, bu kadar pahalı yıldızımız var ama yine de olmayan bir şey var duygusu içini kemirmeye devam ediyor.
her maçta biri büyük bir hata yapıyor, yıkılıyorsun. kalecin, savunman güven vermiyor. orta sahan takımı taşıyamıyor.
i̇leride yıldızların var ama çok istikrarsız, bir iyi oynuyorlar, bir kötü. üstelik muhteşem goller kaçırabiliyorlar.
trabzonspor maçında, iyi de oynayan emre güngörün büyük bir hatasıyla yıkılmıştık. bir hafta sonra da, johnson ruhuyla (kanat atkayanın deyişi) 30-35 metreden topa çakan selçukun golü ve bunu yumurtlayan leo franco hatasıyla da fener karşısında yıkıldık.
neden, niçin?..
erman toroğlu, gösteri takımı hüviyetinde diye tarif ediyor cim bomu. rıdvan dilmen, rijkaard intihar etti! derken, mehmet demirkol da rijkaardı sorgulamaya başlamış:
galatasarayda yetenek var. ama bunun farkında değiller. çünkü bunu kullanacak bir organizasyon sağlayamıyorlar.
bundan sorumlu olan kim?
hocamız frank rijkaard!
rijkaard devrim mi, yoksa gökmen özdemirin deyişiyle masal mı?..
bu takımın temeli mi yanlış atıldı?
taşlar yerli yerinde değil mi?
yol haritası mı iyi çizilmedi?
elimizde iyi topçular var ama hocanın taktiksel yanlışları mı cim bomu çıkmaza sokuyor?
hepsi haklı, yerinde sorular...
benim içim yanıyor, fenerbahçeye bir kez daha, üstelik kendi evimizde yenildik çünkü...
gerisi boş!
diyorum ki:
çok daha iyi bir galatasaray istiyoruz, hem fenerbahçeyi evire çevire yenebilecek, hem de yalnız türkiyede değil, avrupada da bir zamanlar olduğu gibi sarı kırmızı bayrağımızı dalgalandıracak bir galatasaray.''
birilerinin çıkıp net bir şekilde; ''bu adam yalan söylüyor böyle bir şey söz konusu bile olamaz'' demesini bekliyoruz. muallakta kalan konularda sessiz taraf suçludur. görüşme yoktu vardı o konuşulmadı bu konuşulmadı gibi söylemler yerine ortaya net bir şey koymaları gerekmekte.
adamda şeytan tüyü var, onu uzak tutsan kızları ondan uzak tutamazsınız.
ortada bir soykırım olmadığı için bunu türkler veya kürtler yaptı demek pek kaale alınacak bir mevzu değil.
formatı burdaki birçok yazardan daha iyi bilen ve en önemlisi neyi niçin yazdığını bilen yazardır. kimileriyle fikir ayrılığı yaşaması onun moderatör özelliklerinden yoksun olduğu anlamına gelmez. üstelik başka olşumlarda moderatörlük geçmişi vardır ve kimsenin onun moderatörlüğünden şikayet ettiği görülmemiştir.
ortada bir kavga vardır lugano da kavganın bir tarafıdır. yok geçmişi sabıklaı yok çirkef. gören der ki emre aşık ve sabri sütten çıkmış ak kaşık. bu adamın futbolu buydu zaten futbolu sert oynuyor. juventus onun kara kaşına kara gözüne mi hayran kaldı da bu kadar istiyor. herkes bırakacak bu işleri maçın iki katili varsa emre belezoğlu ve sabri denen adamlardır hekem diye ortada gezen sünepe bu adamları zamanında ihraç etse iş bu noktalara gelmezdi.
öncelikle türklerin anadolu'ya girişi malazgirt savaşı ile olmamıştır ki zaten türk ordusunun savaşı kazanması roma kuvvetleri içinde lejyonerlik yapan türklerin türk kuvvetlerinin safına geçmeleriyle gerçekleşmiştir. burdan hareketle o bölgede bu tarihten çok önce de türklerin olduğunu görmek mümkün. kürt meselesine gelince her hür milletin kendine ait bir dilinin olması ve bu dilin kendini diğer dillerden ayıran özellikleri bulunması gerekmektedir. bu bütün tarihçilerin üzerinde mutabık kaldıkları bir husustur. lakin kürtçe diye dünyaya sunulmaya çalışılan yapıda bunu görmek mümkün değil. şimdi bir millet olabilmek için dil zaruri değil dersek bugüne kadar ki bütün tarih anlayışımıza değiştirmemiz gerekmekte. belki söz uslup olarak biraz sert kaçmış bunun yerine ''kürtler türklerin bir boyudur'' denseydi üzerinde bu kadar hassasiyetle durulmazdı.
adayı satın alacak fenerlidir. geride kalan herkes gibi ada sakinleri de artık fenerli'nin hizmetine girecektir.
(bkz: anketörlük)
(bkz: jfk)
neden insanların inandığı değerlere böyle rahatlıkla saldırılıyor anlaşılır bir şey değil. saçma sapan işler oluyor. ölmüş kişiler üzerinden siyaset yapmak kolay. varsa bir yapmak istediğiniz çıkın yapın, konuşan değil konuşulan olun. ideoloji bir sidik yarışı değildir. ortaya somut bir şeyler koymadıktan sonra, bu durum laftan ileri gitmeyecektir.
bir de bu yazıları oylayanlar hangi mantıkla oyluyorlar anlamış değilim.
bir de bu yazıları oylayanlar hangi mantıkla oyluyorlar anlamış değilim.
inananı olsun veya olmasın din bir olgudur. varlığını sorgulamadan üzerine bir şeyler söylemenin sakıncası yoktur.